top of page

Hayata Renkli Tarafından Bakın

Hayat nedir ? Cevabı olmayan bir sorudur demi. Cevabı olmadığından dolayı da aslında "ona kattığımız manadır".


İnsanları ve hayatları birbirinden ayıran, hayatı algılayış ve yorumlayış biçimidir. Biri der ki "hayat benim için aşktır, koşullar her ne olursa olsun onu arar bulurum ve sonunda her zaman mutlu olurum", bir diğeri "hayat benim için işini iyi yapmak ve gelecek günler için birikim yapmaktır" der ve bunu başardıkça mutlu olur. Fakat bir diğeri de der ki "hayat çekilmez bir beladır ve talihsizlikler serüvenidir!". Özetle siz nasıl değerlendiriyorsanız hayat odur canlar. Çocukluktan itibaren çevresinden hep olumsuz söylemler işitmiş, dertli insanlar tarafından büyütülmüş kişiler hayata ne yazık ki bir sıfır geride başlıyorlar. Çünkü zihindeki olumsuz tabular nesilden nesile aktarılıyor ve hayat her zaman acılı söylemlerle mana buluyor.


Çocukluk yıllarında ailenizin istemeden aşıladığı "karamsarlık ve umutsuzluk" duygusu bakalım ne gibi masum cümlelerin arkasına saklanıyor. Geçmiş günlerinizi hatırlayın. Çocukluğunuzdan bu yana duyduğunuz bir geçim sıkıntısı ve hayat telaşesi var değil mi? Sık sık duyduğunuz ve artık zihninize kazınan cümleler. Ne yapıyorsun, hayat nasıl gidiyor dediklerinde, "Mücadeleye devam işte. Sürünüyoruz" diyenleri duyar gibi oldunuz mu? Ya da sürekli "iş güç koşturmaca işte" diyenleri. İşte bizim hayatımızı anlamlandırmaya çalıştığımız erken dönemde bu bakış açısı zihne yer eder. Kimse size zarar vermek adına yapmaz bunları. Fakat bu bakış açısı size yerleşir. Şu an hayattan keyif alamayanların büyük çoğunluğu, hayatı bu şekilde kabul etmiş çevrelerin çocuklarıdır. Bazılarını görüyorum. "Hayat harika ağabey ya, bazı aksilikleri saymazsak dört dörtlük" diyen birini görünce ağzı açık kalıyor veya dalga geçildiğini düşünüyor. Çünkü onun için hayatın artık elle tutulur bir yanı kalmamıştır. Zindan yeri gibi !


Ben her zaman, hayattan keyif alabilmenin de bir meziyet olduğunu düşündüm. İnsan bakış açısını değiştirdiği sürece her şeyden keyif alabilir. Her gün iki saat uzaklıktaki işine giderken kitap okuyup ve müzik dinleyerek neşelenen bir insan gibi. Hindistan'daki alt sınıf bile bunu başarabiliyorsa bizim toplumumuzda başarabilir. Benim kanaatimce, insan hayatta kendine ve başkasına zarar getirmediği sürece hazza odaklanmalıdır. Bu akımın adı Hedonizmdir ve felsefede Hazcılık demektir. Böyle düşünmemin sebebi, çevremde sağlıklı olarak gördüğüm insanların, hayattan hem duygusal, hem fiziksel hem de sosyal anlamda haz alan insanlar olmasından kaynaklı. Serotonin dediğimiz hormon, haz sonucu salgılanır. Yani diğer adıyla mutluluk hormonumuz. Peki salgılanmazsa nolur? Depresyonu ve öfke problemlerini tetikler. Malesef ki toplumumuzda kronik(geçmeyen) depresyon yaygın olarak görülüyor. Bazılarımız bunun farkında fakat çözüm aramıyor. Bazılarımızsa durumdan tamamen habersiz.


Peki mutluluğun formülü var mıdır?Bu, ne aramakla ne bulmakla ilgili. Sadece görmekle ilgili canlar. Bunun için de bakış açısıı değiştirmek şart. Bunu başarmaya mutlu ve iyimser insanların nelerle uğraştıklarına bakarak başlayabilirsiniz. Sonra hoşunuza giden bir aktivitede bulunun. Bir şeylerden keyif almaya başlayınca bunun devamını getirin. Hayal ettiğiniz her şeyi sıraya koyun ve peşi sıra gidin. Başkalarının sizin beklentilerinizle paralel hareket etmesini beklemek gibi bir hata yapmadığınız sürece hayat size her zaman istediğiniz şeyi verir. Bir süre sonra öyle bir psikolojiye girersiniz ki aldığınız her nefeste mutlu olan bir birey oluverirsiniz. Sağlık ve mutluluk yakanızı bırakmasın.


Psk. Hasan Cemre Aslıhak



bottom of page